27 Ağustos 2021 Cuma

Oyunlarda Zeka Arayışı



        Bilgisayara ihtiyaç duyan oyunların(video oyunları) büyük çoğunluğunun gereksinimlerinde yer alan donanımsal yeterlilik listesi içerisinde zeka faktörü bulunmaz. Bu demek değildir ki oyun muhteviyatı zeka pırıltısı içermesin... Ancak yaşadığımız dönemde yeniye olan açlık her alanda kendini gösterdiği gibi, uzun yıllardır oyun sektöründe de kendini göstermeye devam ediyor. Yeni bir oyun çıktığında, genelde sahip olduğunuz donanım, oyunu en yüksek görsel kalitede oynamanıza müsaade etmiyor ve pek çoğu daha fazla zekaya sahip olmanızı beklemiyor.

        Gezegen üzerinde bilgisayar oyunlarına erişim, geçmişte fiziksel kopya olarak yaygınlığını korurdu. Teknoloji gelişirken ucuzladı, oyunlarında depolama alanlarına olan açlığı arttı. Bu yüzden fiziksel kopyalar en azından bilgisayar tarafında(sadece oyun için geliştirilmiş özel donanımlar, fiziksel kopya ticaretinin en büyük destekçisi) etkinliğini yitirdi. Hatta son dönemlerinde yeni aldığınız bir oyun, o günün akşamında gelen güncellemeye ile fiziksel kopyanın esprisini yitirmesine sebep oldu. En son çıkmış olan konsollar dahi artık fiziksel kopyaları okuyabileceği eski teknoloji yuvalarının bir kısmına veda etti.

        Bu bağlamda dijital kopya sağlayıcıları kendi aralarında kartlarını dağıttı...  Bunlar arasında uzun süredir liderliğini koruyan "steam" müşterilerinin bir kısmını "epic games" adlı başka bir platformla paylaşmaya devam ediyor. Epic games her ne kadar launcher(başlatıcı)kısmında çuvallasa da, taşıma suyu(çuvalla para saçma) ile değirmen döndürmekten öte bir hedefe doğru emin adımlarla ilerliyor. Son dönemde oyun üretici camiasının haberlerinde sıklıkla yer alan işbirliği ve satın alma başlıkları her geçen gün artıyor. Bir oyunu yapmak için ihtiyaç duyacağınız programları(Unreal Engine, Quixel ailesi...) yavaş yavaş satın alıyor. Mevcut üreticilerin gezindiği portfolio platformlarını(Artstation, sketchfab) da satın almaya devam ediyor. Paranın ilgisini çekmediğini söyleyen, ve Blender vakfının başkanı olan Ton Roosendaal nun elindeki programı alamadığından(belki böyle bir teklif sunulmamışta olabilir) sadece en büyük bağışçılarından biri olabildi. Bildiğim kadarı ile hala ses tarafında bir satın alma gerçekleştirmedi. Ama piyasada bağışla ilerlemeye çalışan küçük üreticilere bile para saçıyor.

        Yazılanlar ekseninde düşünüldüğü zaman tüm bu firmaların gelir kapısı oyunlardan ziyade, oyun içinde satışa sundukları kozmetik(sadece görünüş farklılıkları sunan) ürünlerden ibaret. Bu oyunlar genelde rekabetçi sınıfına ait oyunlar olduklarından zeka izleri taktiksel hareket ve şans faktörleri ile eşlenik olarak ilerliyor. Aslına bakarsanız yoğun olarak çalışılması veya bol örnek çözülmesi olarak adlandırılan dizini takip ettiğinizde başarı yüzdeniz artıyor. Yani ne kadar çok oynarsanız harita üzerindeki noktalara, oyuncuların karakteristik özelliklerine veya oyun içi araçlara olan hakimiyetiz artıyor. Ancak şans faktörü bu oyunlarda azımsanmayacak kadar fazla ve sadece rekabet ateşi ile yanan gözlere batmayacak kadar gizli. Şans faktörü temel olarak olasılık teorileri ile mantık çerçevesinde yönlendirilebilir genel bir başlık. Faktör detayında açık bilgili olup olmaması ile alakalı bir takım gizemler barındırıyor. Kart oyunları genelinde rakibinizin elindeki kartları o göstermeden göremezsiniz. Bu durumu kapalı bilgi içeren bir oyunda olduğunuzun göstergesidir. Fakat satranç tipi tahta oyunları oynarken genelinde açık bilgili oyunların başındasınız demektir. Bu durum şans faktörünün oldukça az olduğu olarak nitelendirilebilir.

        Paraya olan açlık firmaların çoğunu kör ederken, kozmetik ürünleri peşinde koşan bir grup koyunu gütme tutkunu olmalarını sağladı. Kimi firmalar beklenmeyen bir şekilde rekabetçi oyunlarda dinamikleri değiştirdi ve gerçekçiliği yakalayabilmek adına, oyuncuların hareketsiz varlıklarla etkileşimini arttırmaya odaklandı. Böylece saha için taktiksel üstünlük yani düşüne bilme yeteneği biraz daha önem kazandı.



        Steam, belirli aralıklarla kullanıcılarından isteğe bağlı olarak bir anket doldurmalarını istiyor. Bu sonuçları incelediğimizde ise kullanıcıların donanımlarının yüzdelik değer olarak karşılıklarını ve bir önceki aya göre değişimleri görmek mümkün. Fakat unutulmaması gereken şey anketin isteğe bağlı olduğu dolayısı ile çıkarımda bulunmak biraz daha bilgi paylaşımına açık olan insanlar gözünden olacaktır. Aslına bakarsanız oyun oynamak için dahi bu platforma girebilecek yeterliliğe sahip olan insanların çoğu en üst görsel kaliteyi alabilecek donanıma sahip değil. Pek tabii bu grubun azımsanmayacak kısmı belki bu arayışta bile değil. Zira bu büyük topluluğun zevkleri de oldukça çeşitli, kimi strateji tabanlı oyunları seviyor, gibi nostaljik görünen eski imzalara sahip oyunları. Ancak steam üzerinde görece anlık olarak takip edebileceğiniz en çok oynananlar ilk 100 listesi mevcut. Açıkça görünen o ki ilk on; rekabetçi oyunların hükümranlığında karanlığa gömülmüş vaziyette.



        Zeka, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneğimize verdiğimiz tanımsal kavramın karşılığı. Düşünme ve akıl yürütme olmaksızın oynanan oyunlar yok değil fakat oldukça az. Ezber isteyen oyunlarda bu gruba yakın olsalar da ek yeteneklere ihtiyaç duymaları onları gereksizler grubundan çıkarıyor. Tüm bunların yanında zekanın peşinde arayış oldukça sade... Gereken tek şey düşünmek. İstenilen sonuca ulaştıracak bir veya birden fazla yolu bulmak gerekirse de motor yeteneklerimizle o noktaya varmaktır. İleri görüş yeteneği genelde rengin diğer bir renge atladığı şölen oyunlarından ziyade daha sade oyunlarda kendini gösteriyor. Strateji oyunu diye adlandırılan çoğu bilgisayar oyunu, göz yormayan renklerle size bir dünya haritası üzerinde ordularınızın yönetilmesi için zaman tanıyor. Bundan da ötesi diplomasi yeteneğinizin kullanıldığı artık ordu yönetmediğiniz bizzat kağıt işleri ile uğraştığınız oyunlarda mevcut.

        Sonuç sadelik arayışı bizi yine o ahşap yüzeye götürüyor. Medieval Total War I adlı oyunda dünya haritasının bir bölümü kağıt bir parşömen üzerinde ahşap masada sergilenir ve kararlarınızı bu ekran üzerinde alırdınız. Dilerseniz ordularınızı da yönetebilirdiniz. Zekanın ihtiyaç gösterdiği çoğu oyun değişim göstermemek de diretiyor. Haklı olmaları ayrı fakat üstün donanımlara ihtiyaç duymamaları hep ilgimi çekmiştir. İnsanlığı bir adım daha ileri götüren zeka faktörü, bilgisayar oyunlarında bir görünüp bir kaybolurken; sade görünümlü masa oyunları ki burada asıl bahsettiğim igo(go/baduk/weiqi)'dur, tüm ihtişamıyla asırlardır aramızda yer alıyor. Bu tip oyunları bilgisayar veya telefon üzerinden diğer insanlar ile oynamak için ileri seviye donanımlara ihtiyacımız yok. Fakat oyunu bilgisayara karşı oynamak isterseniz, rakibinizin hamlelerini hesaplayacak bilgisayar eğer cihazınıza sunucu yoluyla bağlanmıyorsa aynı keyfi almanız mümkün; ancak zıttı konumda cihaz gücünüz diğer tüm görsel manada üstün oyunları en iyi kalitede oynatmayı başarabilse de sizin için iyi bir rakip olmayı başaramayabilir. Alphago adlı yazımızda da belirttiğimiz gibi 2016 yılına kadar zinde olan bu oyun artık hakimiyetini eskisi kadar geniş topraklarda sürdüremiyor. Kurallar son derece basit, renkler harici oyun taşlarını benzersiz kılan herhangi bir ayrıcalık yok. Tahtası da sadece çizgilerden oluşan bir sahne. Diğer tüm görsel oyunlara zeka yönüyle kafa tutuyor.

        Total War: Shogun 2 adlı strateji oyununda yer alan yükleme ekranlarında tarih sahnesinde yer alan kişilerden ve ya kitaplardan cümlelere yer verilir. Bunlardan biri şöyleydi; "Stratejideki en önemli şey, düşmanın kendisine fayda sağlayacak hareketlerini önlemek ve faydasız hareketlerine izin vermektir. [Miyamoto Musaşi nin (1584-1645) beş yüzük kitabı adlı eserinden alıntı.]"

        Bu söz bana her daim oyunun temel mantığını hatırlatır. Ezici üstünlük sürekli alınası bir zevk tipi değildir. Mücadele olmayan oyunlar, tanım gereği "oyun" sınıfına dahil edilmezler. Ancak zekanın yeterince uğrak vermediği bir mücadele, boşa zaman israfı değil midir? Bizi tahta üzerinde ezici üstünlükle yenecek bilgisayarlardan ziyade hatalar yapacak, oyun süresi boyunca mücadele ruhuna uygun şekilde sonuç için tahmin değerlerini yarı yarıya bandında tutabilecek daha zeki programlara ihtiyacımız var... İnsan olmak da bunu gerektirmez mi?


Kullanılan görseller: 0,1,2,