Hayalini kurduğumuz toprakların ne kadar yakın olduğunu anlatacağım sizlere. Yakınlıktan kastedilen kimileri için, sadece hayal etmek belkide. Şüphesiz zafer diye nitelendirdiğimiz, yine kendi belirlediğimiz sınırlara ulaşmaktan ibaret.
Varoluşu düşünmek ve bu doğrultuda ilerlemek.
Hani aradığını bulabilmek yada bulduğun şeyin aradığın olduğunu bilmek. Büyük kavramlar haritası içinde kaybolurken, aydınlık yolları buluvermek.
Kimi zaman sadece ilerlemek tek bir doğrultuda yada çaresizce beklemek. Ve ansızın bir ölüm ki hayatta denesi muallaklardan.
Hayalin ve gerçeğin harmanlanması benim değil, ancak kuvvetli kalemlerin işi. Benim yaptığım bir yerini bilmezlik durumu.
Seni anlamayan binlerce takipçi ve diğer yanda seninle aynı fikirde 10 kişi. Mutlak zafer kimilerine göre birşeyler kazanmak. Ancak doğduğumuz andan beri birşeyler kaybettiğimiz gerçeği, sanırım bu bilinen ve gizlenen nicesinden sadece biri. Yapılması gereken kazanmaktan farklı olarak kaybetme mutluluğu olabilirmiki?
Peki ne kaybetmeli. Hayır, hayır önce amaç belirlenmeli ve o doğrultuda ilerlenmeli. Genel amaç. belirli konularda yükselmekse ağırlıklardan kurtulunmalı yada daha derinlere inilmek isteniyorsa daha fazla yük elde edinilmeli.
Engelleri sıralamadan önce malum olan yani herkesin bildiği ve genel kitlenin kullandığı kavram "bahane" anlayışı yok edilmeli.
Misal ben bu yazıyı yazıyorum fakat yapmam gereken çok farklı işlerden kaçmak için bir bahane olarak kullandığımda bir gerçek. Hımm. O zaman ikinci sırada yapılması gerekenler listesinden "hızlı adım" yani beyni bahaneyi düşünmesine fırsat vermeden asıl yapılması gereken işe koşmak. Üçüncü terim "başlangıç" olmalı, bahanelerden kurtulduk. Kurtulmak için ana işe yöneldik.