25 Mart 2022 Cuma

One Piece 1044

        Barajların sınırları ve tavizleri belirlediği gezegenimizde nehirlerin insana benzeyişi üzerine; doğuşu, yolculuğu ve varışı esnasında taşıdığı aromaların izinde...

        Kalbin tek yönlü varlığı çevresinde kopan çok yönlü fırtınalara dikkatini vermesiyle dağılır. Yolculuğu işte böyle başlamış olur. Kimi kulaklarıyla şahitlik ettiği bir makamla yoldan çıkar, bir diğeri dilinde ettiği esrarengiz tatlılarla, berikisi umulmadık manzaralar içinde kendini kaybeder ve en nihayetinde kalp arzusu peşinde başka arzular altında parçalanır gider.


        Elbette bu durum hikayenin sonu değildir. İnsan doğuşuyla simgelediği yolculuğuna devam edecek akıntılarıyla diğer insanları, eşyaları ve zamanı etkileyecektir. Nice kalbe dokunabileceği anları kaçırabilecek veya farkına varabilecektir. Doğduğu topraklardan uzaklaşırken kendinde, özüne ait mineralleri barındıracak belki seyrelecek ama kaybolmayacaktır. Yerin çekimi ile mekana, zamanın etkisi ile ana hükmünü gösterecek, her dönemeçte kendine yeni paylar çıkarabilecektir.

        Elde ettiği tecrübelerle gösterişli ateşi belki sönecek ancak çok daha faydalı kor haline gelebilecektir. Nitekim dönemsel olarak dingin bir vaziyette bekleyişini sürdürecek belki de bir barajın eteğinde gününü gün edecektir. Barajı geçtiğinde yine mert haline geri dönecek bir çok hazineyi kazanırken kendinden bir şeyleri daha yitirecektir.

        One Piece adlı manganın(Japonya da  çizgi romana verilen ad.) 1044. sayısında mangaka(Japon manga çizer ve yazarlarına verilen isim.) yine yaptı yapacağını, ancak eserden ve mangakasından hiç haberdar olmayanlar için ufak bir tanımlamak gerekirse, teorilere oldukça gebe son derece sürükleyici, korsan temalı macera ve gizem dolu bir eser. Genelde okuyucuları mangakanın ketumluğundan zevk alırlar, zira genelinin iddiası mangakanın kendilerine hiç bilgi vermediği yönündedir. Oysa ki her fırsatta Eiichiro Oda(Eyiçiro Oda - Mangakanın adı) yeni bilgiler ve soru işaretlerinin aynı değirmende öğütmekten geri durmamaktadır elde etiği un ile en taze sayfalarını sunmaktadır.

        1044. sayıyı okuduğumuzda elde ettiğimiz veriler ışığında yeni teorilerin bayrağına bizde ulaşmak istedik. Ancak ne seyir zevkini ne de okuma aşkına zarar vermek niyetinde değildik yine de eserde güncel olmayanlar bir sonraki paragrafa geçmelidir.[!!!] Eserde geçen şeytan meyvelerinin varlığından, oluşumundan pek bihaberiz. Şimdi çok güçlü bir meyvenin tanımlanması ve tanınması ile sonuçlanan 1044 bize başkaca kapıları aralarken güzel bir gülümsemeyi de beraberinde gösterdi. Oda, bir kez daha seriyi isterse ne kadar eğlenceli bir şekilde uzatabileceğini gösterdi. Anladığımız kadarıyla bu seviyede tek bir meyve yok. Yani gezgende veya gezegen dışında başkaca aynı seviyede meyve kullanıcıları mevcut. GolD Roger, çok erken geldiği iddiasındaydı. One piece için teorimiz gezegenler arası bir kapı şeklindedir. Hali hazırda başkaca gezegenlerden yolculuk edilebildiğini biliyoruz. Uzay kıyafetleri benzeri kasklar, duvarlardaki yolculuk esasına dayalı resimli hikayeler görüyoruz. Dragon Ball adlı eser ilhamını esirgemezken, neden gezegenler arası bir gemi yolculuğu yapılmasın. Baş kahramanımız Luffy, one piece yani hazine için hiç ilgi duymuyor. Onun için tek önemli olan şey macera ve et. Hazineyi tanımlarken "one piece" denmesi başkaca gezegenlerinde birer parça olarak düşünülmesi olabilir. Bu minvalde meyvelerin gelişi ve dağılışıyla evren büyür. Luffy tayfasından gezegenin ezilen halkı balık adamların lideri olarak jimbei'yi gezegende yönetici olarak bırakabilir. Yeni maceralara yelken açmaktan geri durmaz. Bu bağlamda Oda 1044 ile eserini uçsuz bucaksız bir evrene aralamış bulunmaktadır. Bize de bu yolculuğa eşlik etmek düşüyor.


        Yolculuk son deminde ferahlığa ererken yine kendinden olana kavuşmak, doğuşu görmek ve hissetmek; kalbin uğraşısını, geride duruşunu ve asıl dikkatine ulaşma hassasiyetini sonuçlandırmak, bizim için nihayet midir? Yoksa gerçek bir kapının varlığı, asıl şimdi mi vuku bulmuştur?

Kullanılan görseller: 0,1,2,3

18 Mart 2022 Cuma

Borg ve Kumaşlar


    
    Borg'ların kör talihi... Borg, Star Trek kurgusal evreninde "Kolektif" olarak adlandırılan bir kovan zihnine bağlı sibernetik organizmalardır. Kendilerini her zaman bir top kumaş olarak görmüşümdür. Gayet kullanışlı olan tek bilinç toplumu, bireysel dönüşümün çözülmesi veya kumaşın bir bölümünden sökülmeye başlaması gibi topluluklarını kaybedebiliyor.

        İnsanlık iklimiyle göreceli, inancıyla yek pare giyinme kültürüne sahip olarak güneşi gezdirmeye devam ederken; kumaş seçimleri gün geçtikçe ilgi çekici oluyor. Göçebe topluluklarda dahil olmak üzere dokumaya yönelik ilgi ve alaka hiç bitmemişçesine yelpazesini genişletiyor. Farklı örgü biçimleri, dokuma tezgahlarının gerçekçi hız kazançları ve neredeyse hatasız sonuçlar geriye ne kadar basamağın kaldığı sorusunu akla getiriyor. Kumaşın sadece son hali değil, ona renk verilen seremoninin de ilgi çekici olduğu bir gerçektir. Doğal ve yapay yollarla elde edilen boyaların zamanla ne kadar solacağı değişkenlik gösterirken; teknolojinin boyut değiştirmesi ile daha az kir tutan kumaşlar hatta suyu itebilen özelliklerde eklenmeye devam ediyor. Belki hayal edilesi basamakları da çok hızla geçtiğimizi sanıyorum. Kesici ve delici etkenlere karşı koruyucu etki gösterenler, yanmaya karşı oldukça dayanıklı olanları da geride bıraktık.

        İpliğin elde edilişi, boyanması ve dokunması ile devam eden süreç kumaşın kullanılacağı ürün için kesilmesi; ardından tekrar dikilmesi ile sonuca ulaşılıyor. Kesilme sürecinde israfın en aza indirilmesi adına mimarisinin de önemi büyük olsa gerek. Kumaşın hammadde yönünden yumuşak dokusu ve hissiyatı çeşitliliğini ön plana alırken tüm bu seçenekler sadece kıyafetler temelinde düşünülmemeli. Yel değirmenleri, yelkenler ve cadde üzerinde yer alan mağazaların süslü ön cepheleri. Pek tabi perdeler de dahil edilmeli. Doğrudan halatlar ve üzerindeki bilgi birikimimizi metalden yapılma türlerine de aktarabildiğimiz çeşitleri...

        Teknoloji hem işlediği üzerine hem de işlerkenki araçlar üzerine gölgesini düşürdü; tezgahlar, dikiş makineleri gösterişli dönemine başlamıştı artık. Dokumaya olan tutkumuz öyle büyüdü ki insanların çeşitlerine göre değerlendirilip nasıl bir kumaş çıkacağını hesaplamaya başlar olduk. Onlar için okullar yaptık böylece iplikler ziyan olmayacaktı. Bu bağlamda Borg kraliçesi ilmeklerin şeklini, sıklığının ve benzersizliğini ortaya koyarken, belki yıpranma payını da hesap etmişti. Ancak işler istenen gibi olmadı. Kumaş yırtıldı, düğümler çözüldü ve esrarengiz düzen bozuldu. Borg'lar karşılaştığı yabancı türlerden bilgi ve teknolojiler asimile ederek aldı. Nihai hedefleri -mükemmelliğe ulaşmak- iken bir anda işler hiç istenmeyen hale doğru gitti.



        Son basamak sanırım sadelik içerisinde kaybolmak olsa gerek. Belki de kumaştan ziyade içerisindekilerin daha değerli olduğunu bu noktada öğreneceğiz. Demiyorum ki şuan bu durumun farkında değiliz. -Aksine farkında ve içerisindekilerin değeri nispetinde onu sarıp sarmalıyoruz.- Belki de sanırım kumaş yırtılmadan anlamak çok zor...


Kullanılan görseller: 0,1,

11 Mart 2022 Cuma

Ajandama Bakayım



    
    Baderna, bana birazcık da bağlantılı olduğunuz insanların tanımlaması gibi gelmiştir. Güvenlik çemberinizin bir parçası olan insanlar, eksiğiniz olduğunda yardımcı olabilecekken çok daha ötesinde önlemlerinde içinde barındıran paketler olarak sunulurlar. Bu görünmez bağlantıyı fazlasıyla cisimleştirdiğimin farkındayım. Oysaki cismani temellere uzanan yolculukların sınırlar nispetinde sorunlar yaşadığı aşikardır. Bense bugün, sorun olarak gözükebilecek başka bir cümlenin peşindeyim. "Ajandama Bakayım." Bu cümle genel olarak belirli coğrafyalarda çok daha sık denk gelebileceğiniz kalıplardandır. Mutluluk verici olan kısım elbette ki size ayrılacak sürenin kesinlik kazanacağı takvimsel bir sıralamaya işleneceğiniz fikri değildir. Tam tersi takvimsel bir sıralamaya sahip, süreç takibinden anlayan ve boş vakit geçirmemeye özen gösteren bir arkadaşınızın varlığına işaret olarak düşünülebilir.



    
    İtalyanca da denizcilik terimi olarak yer bulan baderna kelimesi, halatın sürtünmeden kaynaklı aşınabilecek yerlerine sarılan bez parçası ifade etmektedir. Nitekim bez parçası her ne kadar niteliksiz gibi gözükse de, bezin kalitesi nispetinde koruma mümkün olmaktadır. Bu bir arkadaş, fikir veya fiziksel hükmü olan herhangi bir araç da olabilir. Baderna bir kaçışın hikayesinden ziyade ordaydım demenin imzasıdır. Genelde kurtarıcı fikirler dizisinin bayrağını simgeleyen kumaşın(Fikirlerin değeri kumaşın kalitesi ölçüsündedir. Ancak bazen fikirlerin yaldızlı dokusu aldatıcıda olabilir. Üstelik kumaşlarda kullanım biçimine göre değer kazanır.) ismidir demek, hikaye için daha makbul gözüküyor. Baderna insanlara ihtiyacımız var. Bu insanlar pek tabii kalitelerinin farklılıkları ölçüsünde sizi bulunduğunuz duruma getirebilir veya o duruma girmemenizi sağlayabilir.



    
    Denizcilik konusu elbette çok fazla benzetime ilham olmuş, aslına uygun bir limandan farksızdır. Gitmek, varmak ve geri dönmek üzerine olan döngünün görülmesi en tabii manzaralarını içinden barındırır. Her nerede olursanız olun; serüvenin başlangıç ve bitişinde demirlemeye, sabit kalmaya ihtiyacımız olduğunun da, dalgasını hatırlatmayı ihmal etmez. Bu yüzden sizi karaya bağlayacak halatlara, temellere yani kararlara ihtiyacınız olduğu gerçeğiyle baş başa bırakan eşsiz güzelliğin, ufkun sahibi olan büyük su kütlelerinin değeri çok daha fazla anlam bulmuş olur.

        Okuduğunuz kitaplarda, yazılarda veya şiirlerde limandan ayrılırken başkaca bir limanın varlığı için yola çıktığınızın farkındasınızdır. Yolculuğun sonunda geminizin yolculuğa dayanıp dayanmamasından kuşku duymanız çok olası değildir. Dalgalar arasındaki varlığınızın kıymetini bilmezseniz, suyun altındaki türdeşleriniz size başkaca manzaralar sunmaktan geri kalmayacaktır. Ancak bu sularda gezinmek istemiyorum. Ben en başta sizin halatlarla bağlı kaldığınız o başlangıç çizgisine dikkat çekme derdi içerisindeyim. Ajandanıza bakın, yolculuğa ne zaman çıkmanız gerektiğinin farkına varın; tüm planlar çerçevesinde planı olan arkadaşlarınızın var olmasına özen gösterin ve pek tabii badernalarınıza değer verin.


Kullanılan görseller: 0,1,2

4 Mart 2022 Cuma

Parçalanarak Büyümek


Bâdısaba hissetmek için çıkıldı yola,
Tüm alem gezildi, elde kalan fırtına

        Öğrenim tekniklerinin dile getirildiği dönemlerin geride kalacağı bir hayalken, yeni sınırların keşfini de merakla bekliyorum. Fakat bu tekniklerin özünde soyut bir kavramın, somut yapı benzetimine ihtiyaç duyduğunu unutmamak gerek. Atasözleri ve deyimlerimizin arasında yer alan ve çalışmaya ithaf edilen sözlerin temeli de bu yatıyor olsa gerek.

        Öğrenmek eyleminin bir ömre bedel süreye sığdırılmaya çalışıldığının farkındayım. Tezatlık o ki öğretme girişimi çok uzun süredir ömürlerle ifade edilebilir bir aşamada bulunmaktadır. Belki bu durum öğrenme açlığımızın neticesinde gerçekleşiyordur; öyle ki duvarlardaki çivi yazılarından, heykeltıraşın yonttuğu taştan, sayfalarca karalamalardan ve artık videolardan anlatılmak istenenin ötesinde arka planından bir şeyler çıkarma isteği öğretenin hecesinin çok ötesine taşınmış vaziyettedir. Şimdi diye ifade edebileceğiz dijital mirasın, kayda değer bilgi havuzunun önemli bir parçasını oluşturmasıyla, öğretmek istemeyenlere bile bu rütbeyi iade etmesiyle sonuçlanmıştır.


        Öğrenim biçimlerine bir not da biz düşelim öyle ise... Parçalanarak büyümek, kas dokularının genel itibari ile yırtılması ve tekrar onarılmasına bir göndermedir. Ancak şu da bir gerçek dengeden uzaklaşmış ve tek bölgenin kas gelişimine odaklanmış bir bünye, işlevsellikten oldukça uzaklaşmış olur. Üstelik kas gelişiminde onarım için bir dinlenme periyotu da olması gerekmektedir. Sürecin benzerliğine farklı örneklerde atanabilir... Kullandığımız ekranları da milyonlarca ve hatta milyarlarca piksel bulunmakta. Daha büyük bir görüntünün elde edilmesi için daha küçük parçalara ayırmak fikriyle tekrar karşılaşmış olduk. Klavyelerimizin tuş sayılarının evet hayır ve yön tuşları düğmelerinin ötesine geçtiği şu dönemde iyi bir örnek olabilir.  Bu tip sistemler genelde adlandırılırken yukarıdan aşağıya bakılıyor fakat aşağıdan yukarıya bakmanın bireysel açıdan anlaşılma temeline daha yardımcı olduğu kanaatindeyim.


        En nihayetinde beden gelişiminden varlığın kağıt boyutuna inmişken, daha büyük olmanın arayışında; mimari deneyimlere de değinmeden geçmemek gerekiyor. Tüm o huzur dolu ya da kasvetli yapıların beden ölçeğinden kat be kat büyük oluşları özünde yer alan küçük ayrıntılarda gizlidir. İhtişam onu var eden küçük parçalarla ayakta durur. Medeniyeti ifade eden semboller ve dokuları oldukça sıradan düz duvarların üzerinde görmenin anlamı işte budur. Nasıl ki nadide bir eser üzerindeki imza ile değer görüyorsa, heybetli yapılarda büyüklüğü nispetinde küçük detayları ile değer görmektedir.

        Bu bağlamda çıktığınız yolculuk ne sonunda ne başında değer elde eder. İşin bir bölümü tüm yolculuğu abad eder. Nice maceralar küçük bir an ile biter, nicesi o anda dallanır budaklanıverir. Hikaye bu ya; ne kitaplar, ne sayfalar dolusu yazı, cümleler, kelimeler... Anlaşılır bir metin elde etmek için boşluklara, kesme veya duygu ifade eden simgelere ihtiyaç duyuyoruz. Harfler her ne kadar yan yana durmak isteseler de onları ayırıyor, grupluyoruz. Nice daha ileri gidip elde edilecek büyüklüğü ulaşmak adına onu sadeleştiriyoruz...


Kullanılan görseller: 0,1,2