9 Kasım 2016 Çarşamba

Yürümek mi, Yükselmek mi? [45G45K 9/45]


Ne ayaklarımız ister yürümeyi
Ne de ellerimiz ister yürütmeyi
Hep isterizki yürümemeyi
Arzı endam edip yükselmeyi

8 Kasım 2016 Salı

Yansımalar Alemi [45G45K 8/45]



Yasımalar alemi, bir anda durulur
Hayal edilen ülke, o an son bulur
Yolun sonunda istenilen, elbet olur
Tam o anda, gerçeklik sırla kaybolur

7 Kasım 2016 Pazartesi

Yükselen Dalga [45G45K 7/45]




Hava kararınca dalgalar
Karanlık okyanusun içinden
Seslenir bize en derinden
Sanatın  yükseldiği yerden

Anime Replikleri (6)







    Beni "igo" ile tam manasıyla ilk defa tanıştıran animedir: Hikaru no Go. Lise yıllarımda arkadaşlarımla ders aralarında oynadığımız hatta adına turnuvalar düzenlediğimiz oyundur...


    Gerçek manada strateji tabanlı bir oyun. Kendimce görüşüm satrançtan kat be kat iyi bir tahta oyunu. Oyunun en güzel tarafı ise aynı seviyede ki biri ile maç yapmaktır... Onun aklından geçenleri okumak, tahta üzerinde gönlünce at koşturmak...


"  Go' yu tek başına oynayamazsın.
    Bunu bildiğimi söyledim.
    İki insana ihtiyacın vardır.
    Tek bir dahi ile ustaca oyun ortaya çıkmaz.
    Aynı dehaya sahip iki insana ihtiyaç var.  "


    Aynen dediği gibi en zevkli go maçları böyle ortaya çıkar...

6 Kasım 2016 Pazar

Cam Kalkan [45G45K 6/45]


Arkasına sığındığımız camdan kalkan
Sessizliğe bürünmüş tek bir an
Sığındığımız bu sessizlik
Savaş alanındaki en büyük armağan

5 Kasım 2016 Cumartesi

Camların Sessizliği [45G45K 5/45]


Yalnızız, her zamankinden daha fazla
Bir o kadar yakınken birbirimize
Düşünceler, fersahlarca uzakta
Soluğumuz ise, hep aynı camda

4 Kasım 2016 Cuma

Okul Yılları [45G45K 4/45]

Okul yılları ömrümüzden çaldı
Hayallerimizi bizden aldı
O anda en derin duygulara daldı
Eski yada yeni tüm anılar orda kaldı

3 Kasım 2016 Perşembe

Tam 12 Çizgi [45G45K 3/45]



Tam 12 çizgi belirledi zamanı
Her biri diğerinden daha zeki
Tam 12 çizgi istedi zamanı
Her biri diğerinden daha cimri


2 Kasım 2016 Çarşamba

Kabul Edilen Zehir [45G45K 2/45]


İnsan kendini en başından zehirlemişti oysaki,
Bir çift göz, zehri bulandırmaya yeter miydi?
Yapabileceklerini, yapamayacağını düşünerek yaptı bunu
Kaybedivermişti en büyük savaşı ve artık zehre muhtaçtı

1 Kasım 2016 Salı

Gözlerin Ardında [45G45K 1/45]



Şehrin ışıkları, yansırken camlara
Camlar kaybolurda ardını gösterir
Gözüken ne şehirdir ne de karanlık
Gözler raks içinde kahrını gösterir

45 Güne 45 Kıta [45G45K]

45 Güne 45 Yazı, [45G45Y]

    Bundan aylar önce bir etkinlik yaptık 23 gün boyunca aralıksız her gün bir kıta yayınlayacaktım. etkinlik biteli 6 aydan fazla oluyor... Yarım yıl...
    Şimdi yeni bir etkinlik için kolları sıvadım. Bu sefer daha uzun soluklu bir süreçten bahsediyorum. 45 gün ve 45 yazı. Peki hiç merak ettiniz mi bu etkinlik nasıl başladı.

  Bilgisayarımın saklı köşelerinden birinde bir kaç resim buldum. Ve onlar için dörtlükler yazdım. Bunları tek bir yazı olarak yayınlamayı düşünürken bir şeyin farkına vardım. Tek tek yayınlamak hem benim günlük yazı durumumu düzeltecek hemde kelimeleryeterli.com güzel bir etkinliğe daha ev sahipliği yapacaktı. Hemen işe koyuldum. Yeni resimler, yeni yazılar sırayla herşey bir birini tamamlamıştı işte ortaya böyle çıktı [23G23K] etkinliği.

  Bugün yeni ama bir o kadar da tanıdık bir etkinliğe daha ev sahipliği yapmak için bu yazıyı yayınlıyorum. Dileğim sayıca çoğalırken özgünlüğünü kaybetmeyen bir etkinliği daha tamamlayabilmektir...


  Bu günün yazısına buradan ulaşabilirsiniz..

1 Ekim 2016 Cumartesi

Gecenin Kararlılığı

Hayali dünya, Anime, yıldız kayar
    Gecenin kararlılığı mı yoksa karanlığımı daha keskindir? Zira karanlığı delip geçen nice ışıklar bir kararı temsil eder. Yapılmak isteneni yahut yapılanı yasıtır bu ışıklar. Olan ve biten herşey yine karanlığın içinde bir düzenle ortaya çıkar.

    Kimileri aydınlığın içinde yaşar karanlığı, kimileri karanlık için de yaşar aydınlığı...

    Karanlık insanlık için hep merak konusu oldu. Korku, gizem, gerilim ve daha nicesini simgeledi, onlar için. Ama bilmedikleri nicesi de onun içindeydi aslında. Şimdi çıkıp gece vakti dışarı baktığınızda şehrin ışıkları deler karanlığı. Peki hangisi karanlıktır acaba? Şehrin ışıkları içerisindeki tüm karmaşık duygular bütünü  mü, yoksa delinen, parçalanan karanlığın kendisi mi?

    Gece vakti bakılan karanlık bir zaman yeryüzü ile gökyüzünü de birleştirmiştir artık. Mekan kavramı da kayboluken zihinde, zamanda onu takip eder elbet.

    Başbaşa kalmışsınızdır artık kendinizle.
    Olumlu ve olumsuz düşüncelerinizle.
    Nicesi kaybolur bu zerre alemde
    Kendi aydınlığının, çaresizce içinde

                                                        ん

16 Ağustos 2016 Salı

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.

Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

23 Haziran 2016 Perşembe

Ready to Fight



i'm ready...

let's do it...


21 Mayıs 2016 Cumartesi

EDELKRONE

    Yaptığım binlerce araştırma. Bulunduğum bu konum ve şu an bakmakta olduğum  manzara, ne kadar da ironik. Bu gün, belki de hayatımda çok az rastladığım mutluluk göz yaşları dökülmek üzereydi gözlerimden... Zira belki de şu ana kadar ki yaşamımda hayalime en yakın hissettiğim an bu andı.

    Bu sabah 04:30 a kadar uyanıktım. Ve bu saate kadar araştırmalarım sonucunda bir youtube kanalına denk geldim. Belki de hayalimin %40 lık kısmını gerçekleştiren bir grup insanı görebilmek ve bu insanlarla aynı coğrafya da bulunmak sabahın ilerleyen saatlerinde beni daha motive etmişti. Sadece bir hayalim değil, bütünün %40 dan bahsediyorum.

    Kesinlikle saygı duyulası bir çok adım atmışlar. Ve bu yolda ilerlemişler. Kimileri için değişik bir çok detayı gözler önüne sermişler. Ama asıl olay kanallarında ki videolarda sisteme ters düşen inceler... Bu onların düzen karşıtı olmalarından dolayı değil, düzeni yükseltecek değerlerin arka planda kalmasına olan karşıtlıklarından dolayı kaynaklanıyor.

    O, insanlara yukarıdan bakan gökdelenden farklılıkları net bir şekilde görüyor olmalılar... Şimdi yaptıkları şeylerden bahsetmek çekmiş oldukları videoları soyutlamak olurdu. Verdikleri emekleri sizlerde görebilesiniz diye buraya  bir link bırakıyorum. Buradan kolayca ulaşabilirsiniz. Başka Bir Şey adlı youtube kanalında ki tüm videoları izlemenizi tavsiye ediyorum.

    Şimdi şöyle düşününce, sitede şu ana kadar yazdığım yazıları sanki videoya çekmişler gibi. Tabii ki eksikleri var. Ama mutlu olmalarının bir sebebi de eksikleri olması. Zira işleri bu noksanlıkları bulup tamamlamak. Beraber aynı amaç uğruna çalışan küçük bir insan grubu. Bir amaç uğruna aynı yolda koşturuyorlar. İstedikleri işi yaptıkları gözlerindeki parıltıda belli. Bunu sizlerde kolaylıkla göreceksiniz. Ama gördüğünüz sadece bu olmamalı bence...

    İlerleyişi destekleyen görünmeyen etkenler her zaman insanların içinde olmuştur. Azim dediğimiz olayın oluşumuydu belkide bu. Her gün farklı bir projeye yelken açmak ve bu işi severek yapmak başarının asıl sebebiydi bence.

    Kadir Köymen' i ve yanındaki arkadaşlarını tek tek tebrik ediyorum. Umarım ben size rakip olana kadar bu yol ve istikamette devam edersiniz. Zira ben sevdiğim insanların yükselmesini istiyorum. Yükselmenin en iyi yolununda bir rakibe sahip olmakla mümkün olduğunu biliyorum. Siz bugün bana hayalini kurduğum rakiplerimin yaşadığını ve çok da uzağımda olmadığını gösterdiniz.

    Buradan bizler gibi düşünen diğer insanlara da sesleniyorum. Kendiniz gibi olan insanları bulun. Bunu başardığınızda hayatın ne kadar zevkli olduğunu göreceksiniz. 


    Kadir Köymen' in sözleri ile: Uzmanlık sahibi olunca yola başlamıyoruz, yol bittiğinde uzman oluyoruz.

30 Nisan 2016 Cumartesi

Bir Şeyler Değişiyor

    Kimi zaman öyle bakıyorum işte... Ve gülüyorum. Çevrem değişiyor ve doğal olmayan bir şekil de bende değişiyorum. Tutarsızca ve isteksizce. Değişimin iyi yada kötü olduğunu tartışmıyorum. Ya da aynı şekilde sabit durmanın. Sadece akan suyun içinde belli olmayan bir derinlikte yüzerken akıntının yönümü değiştirmesinden bahsediyorum. İstemsizce varmaya çalıştığım noktadan gelenleri görüyorum. Kime sorarsam sorayım hepsi pes etmiş olanlar. Peki neden mi bu yola çıktım? Neden mi bu yolun sonunda beni bekleyen bir şeyler olduğunu düşünüyorum. Bunların hepsi daha önce oraya varmış olan birine ait bir söz. Kimse orda bir şeyler olduğuna inanmıyor değil. Zira benim gibi niceleri mevcut ancak azınlığız çoğu gibi. Bizi tektikleyen içimizi kemiren yine bize ait olan biri. İşte bundan bahsediyorum. İlerledikçe kendi kurduğum bentleri tek tek kırıyor. Ve daha uzakları görüyorum. Ve akıntıya karşı yüzerken içimde bir şeyler çevremden daha hızlı gelişiyor...




    Değişim istemsizce size katılmaya çalıştıkça, direk kabul söz konusu bile değil. Ve bu kısımdan sonra çevrenizde eklentiler gün geçtikçe artacaktır. Kimileri için bu durum sorun olmayabilir. Ancak benim için büyük bir sorunun belkide ikinci aşamasıydı. Bu durumda ilerlediğimiz akıntı  çevre koşulları ile güçlenirken bize, değişime ayak uydurmamız gerektiğini gösterdi. Peki ne oldu? Olabildiğince kendimize benzeyen bir şekilde değişime ayak uydurduk. Ama değiştiğimiz bir gerçekti. Biz bize ait bir parça yerine başka bir şeyin parçasının kabullenmiştik.


    Onu kabul ederken belirli kurallar koyduğumuz halde. Gün geçtikçe ona ayak uyduruyor. Ona benziyorduk. Bir şeyler daha mı iyi daha mı kötü olmuştu? Tartışalım mı dersiniz yoksa oturup izleyelim mi? Kimi günler yolculuğumuz çok yorucuydu. Ama yeni zorluklar sadece yeni parçalarla atlana biliyordu. Çevremizdeki tüm saf kan tanıdık yüzler değişmişti. Yolculuğumuz öyle veya böyle kaldığı yerden devam ediyordu. Ama değişim her yerdeydi. Bizim istediğimiz kimilerinin tenezzül etmedikleriydi. Yada kaçındıkları. Zafer ancak ona ulaşanındır. Yolculuk eğlenceli olamayacak kadar derin ve yorucu geçerken farkına varmadığımız bir şey daha gerçekleşti.


    Yeni gelen artık sadece bir yabancı olmaktan çok uzakta. Yaptıklarımız normalmiş gibi gelmekteydi. O artık bizden birimiydi, yoksa bu sadece bir yanılmanın ilk adımı mıydı? Şüphesiz kararlılığımız bizi sonuca yaklaştırıyordu. Ama her kulaç bir öncekinden farklı hissettiriyor, sanılanın ötesinde ki bu yolculuk gerçek manada kaybettiklerimizi gözler önüne sererken, bundan zevk almamamızı sağlıyordu. Hiç bir şey sanıldığı gibi değil, çevremizde sadece değişim rüzgarları esmiyor. Eski dostların silik yüzleri, daha fazla değişimi reddeden cesetleri ile birlikte akıntın hızıyla yanımızdan geçiyordu. Belli ki vazgeçme sınırını çokdan geçmiştik.


    Ve değişim rüzgarları, yeni çevre koşulları için bizi tekrardan tasarlıyor. Daha fazla yabancı fikir duygu ve düşünce beynimizi çevrelerken, ilk gelen yenileri misafir ediyor, destekliyor. Bedenimiz akıntı ya karşı hiç zorlanmıyor. Çevremizde ki kurulu düzen de (sistem) gayet başarılı bir şekilde ilerlerken, özümüz nereye gidiyor? Zira bizden uzaklaşıyor.


    Yaptığımz onca şey, bir zafer çığlığı için değil. Zira varacağımız yer bir zaferden çok daha fazlası. Bize anlatılan gerçeğin de ötesi. Kabul ettiğimiz onca yeni fikir artık bizimmiş gibi bir oraya bir buraya rahatça girmemizi sağlıyor. Yeni gelenlere istemsiz bir şekilde inandıkça, sanıyorum benliğimizin yarısını taksit taksit vermiş oluyoruz. İlerleyişimiz sadece değişimi sorguladığımızda zayıflıyor. Belli ki sistem pek de sorgulanmakdan hoşlanmıyor. Zira sadece kendini koşulsuzca kabul edenlere gülümsüyor. Sorgulayanlara ama aynı zamanda da devam edenlere ise tatlı ve tatmin edici bir tebessümden ileri gitmiyor. Kişi gülümsenenlerin halini gördükçe kendinide o konumda görmek istiyor.


    Ve işte tam bir değişim, kendimize ait olanı da siliyor. Fakat ayrıcalıklı olan, bizi felakete sürüklüyor. Yaptığımız onca şey, sadece bir yok oluşun hazırlığının aldatıcı güzel yüzüydü. En kötüsü de aynı yolculuğa giderken dostlarımızın ölü bedenlerini de bu yolda görmekti. Ve kendileri hatırladıklarımızdan çok farklıydı.





    Şüphesiz zafer uzakta ve kalesinde oturuyor ve nicesi gösterilen havucun peşinde koşuyor.

31 Mart 2016 Perşembe

Yıllar Yılı Düşünürüm

   Geçen onca yıla istinaden insanlardan daha sadık eşyaları düşünüyorum. Kuşkusuz sadakatin en büyüğü hep insandan beklene gelmiştir. Kimi zaman yükselişimiz tamamıyla yanımızda ki mevcut kadro ile alakalıdır. Sadakat belki sadece anlık düşüşün verdiği güzel his olarak nitelendirebilir. Kimileri için bir eşyaya sadık kalmak bir insana sadık kalmaktan daha mantıklı gelebilir. Zira insan her an değişim halindedir ve bu değişim yelpazesi çok geniş olduğundan tahmin edilemez. Eşyalar her zaman tahmin edilebilir ölçüde değişime uğrarlar. Zaman her canlıda olduğu gibi cansızlara da etkisini yansıtır. Gördüğünüz her cisim, geçmişden izler taşır. Sadakat deneyi en iyi zamanla ölçülür. Zira sadakat zamanla ölmez. Bir kez bağlılık yemini ettiniz mi sonsuza kadar bağlısınızdır. Bu bağlılığı herhangi bir zaman dilimi etkileyemez. Ama bu demek değildir ki bağımlısınız. Sadece bağlı olduğunuzu belirtmek gerek. Zira insan önce bunu unutuyor...

30 Mart 2016 Çarşamba

G Eklentisi

    Site yapılanmasında menü çubuğuna eklenmiş olan "G" bölümünden söz açalım biraz da...

    Bu bölüm daha çok site temellerine uygun yazıların paylaşıldığı kısımdır. Bu bölümde yazılar diğer yazılara göre daha uzun daha gösterişli veya diğer bir değişle "Kelimeler Yeterli" adıyla nam salıcak yazılar olacaktır. Dilerim bu amaç doğrultusunda hareket etmeye devam eder ve güçlü kalemler ile yükselir...

    Nice yazıların bu başlık altında toplaması dileğiyle..

29 Mart 2016 Salı

INGRESS (5)

    Normalde oyunda böyle birşey yok ama bu durumu düşünen kişi her kimse kesinlikle komediden anlıyor.

    Zira oyunda "Glyph Hack" diye geçen bu bölüm size sırasıyla bazı çizgisel şekiller gösteriyor ve bunlar kaybolduktan sonra aynı sıra ile çizmenizi bekliyor.

    Sonuçta bunlar karmaşık şekiller değil. Ancak Pikachu şekli kesinlikte takdire şayan. Belli ki oyunda pokemon go yu net bir şekilde gören bir arkadaş kendisi.

28 Mart 2016 Pazartesi

Dizi Replikleri (4)








    -Bu seneki yıllığın başlığını sen bulmuştun şef.
    -Neydi peki?
    -Futurama.
    -Gelecek (Future) ve kamera'nın birleşmesiyle oluşuyor. "Geleceğe Bakış" anlamında
    -İnsanların geçmişteki resimlerinin olduğu bir albüme neden "Geleceğe Bakış" ismi konulsun ki?
    -Olayın can alıcı noktası da bu zaten. Bu yıllık her öğrencinin bu yıl okulda olma hikayesini anlatıyor.
    -İnsanlar güzel bir geçmişin üzerinden geleceğe daha hızlı yükselebilirler.

    "Temel" dediğimiz böyle bişey olsa gerek. Eğer şimdi çalışmazsanız gelecekte herhangi bir dayanağınız olmayacak.

27 Mart 2016 Pazar

Düşünceli Geceler

 

    Şimdi oturup düşünüyorum nerde hata yaptık diye. Ve merak ediyorum kendime inanamayarak. Zira farkında olmadan neler yaptığımızı. Kim bilir belkide sadece yaptıklarımızdan değil yapmadıklarımızdan da sorumlu olduğumuzu ne zaman hatırlayacağız.

    Evet ömrümüz çok da uzun değil. Yapmamız gerekenler elbet mevcut. Ancak sizcede yapmadığımız şeyler de önemli bir kısım yer kaplıyor olsa gerek değil mi? Zira herşeyin başlangıcı yani yapılmadan önce ki hali bir düşünceydi insan  ırkı için. Bir hayalin peşinde koşmak onu gerçekleştirmenin en iyi yoluydu belkide.

    Ölüm kıyısında nice hayallerin gerçek hatıratlarının bir filmi bunun kanıtı olmalıydı kimileri için. Yalnız bir kaç insan aksini söylemişti bu konuda ve gizlenmişti karanlığa. Neden sonra karanlık kayboldu yepyeni bir aydınlıkla. 

    Kuşkusuz ölümün mükemmel güzelliği kimileri için sade bir karanlık, unutulmaması gereken ise karanlığın içindeki ahenkli aydınlık. Zira insanlar en çok karanlıkda düşünür. Çünkü insanın en rahat yeri karanlıktır.

    Ve mutluluk misali hayallerin sonu. Aslında değinmek istediğim başka bir konu da insanların kendileri için kurdukları hayallerde ölümlerini kurgulamaktan çekinme mutluluğu. Sade bir hayal değilse hayaliniz. Tüm yaşamınız boyunca neler yapacağınızı en ufak ayrıntısına kadar tasarlarsınız. Ama genelde bu tasarı zirvede biter. Kimi zaman zengin olursunuz ya da hayatınızın aşkını bulursunuz. Ama hep zirvede iken son bulur hayaller, sanki daha ötesi yokmuş gibi...
    Ancak son, sanılandan da yakındır kişiye. Bir göz kırpmak kadardır mutlu anlar, hüzünlü anların aksine. Zira en büyük acılar hiç bitmeyecekmiş gibi gelir bizlere. Ama yolun sonu mevcuttur bizler için, ne şimdi ne de sonra, sadece yazılmış olan zamanda.

    Kimileri sonu görememe mutluluğu içinde gününü gün etmekle meşgul. Kimileri de sonda ki mutluluğu görüp onu hedeflemekle meşgul. Zira ikisi de birbirine bir benzeyip bir farklı olan yegane türler..

    Şimdilerde caddelerde sokaklarda veya herhangi bir toplum odaklı binada gördüğüm suretler kusursuz değil. Zira kalitesiz kopya maskeler kullanmak kişiyi ele veriyor. Maske takmak yeterince ürpertici değilmiş gibi birde size ait olmayan hayatların maskesini takmak düpedüz bir tezatlık arz etmiyor değil.

    Bu durum da en çok baktığım suretler elbet çocuklar oluyor. Zira saf güzellik ancak onlarda ve çocukluğunu yitirmeyen büyüklerde yer buluyor. Ve tabiki onların yaptıklarıda ayrı bir güzelliği temsil ediyor... Zira kalitesiz kopya suretleri takanların gerçek dünyada ki eserleride kendileri gibi sahte ve bir o kadar da itici. Ve bunların arasında dolaşmak karanlığın içinde dolaşmakdan daha rahatsızlık verici.

   Bir sıradışı maskede korkutucu derecede mükemmel olanlar. O kadar mükemmel ki korkmamak elde değil. Eğer karşılaşmak istiyorsanız. Onları yeryüzüne yakın yerlerde aramayın. Zira yeryüzüne çok ender inerler ve eğer yeryüzünde iseler muhakkak bir problemi de beraberinde getirmişler demektir. Onlar daha çok kendilerini soyutlanmış bir obje gibi hissettirecek ancak insanlığın en derin arzularında yer almak isteyeceklerdir.

25 Mart 2016 Cuma

23 Güne 23 Kıta [23G23K] [Tamamlanan Etkinlik]

    23G23K Etkinliği bitti. Bazı gecikmeler olmasına rağmen seriyi tamamlamanın mutluluğu içindeyiz. Ancak fark ettiğim şey kısıtlı kıta yazmanın zor olduğudur. Çünkü bir kıta insana kısıtlı geliyor. İnsan  başlayınca  istiyorki bir kaç kıta sıralayım..

   Bunun dışında pek bir zorluk çıkmadı... Yine böyle bir etkinlik yapmayı isterim. Ancak biraz dinlenmek amacıyla bu etkinliğe ara vermiş olalım.

24 Mart 2016 Perşembe

Son Durak [23G23K 23/23]


    Ve tek bir gün bile kaybetmezken umudu
    Bekliyoruz burda, en güzel zamanın yurdu
    Yaptığımız tek şey beklemek değil elbet
    Zira herkes olmuş mekanın kurdu...




    Böylece [23G23K 23/23] etkinliğinin de sonuna gelmiş olduk.

23 Mart 2016 Çarşamba

Canlanan Tablolar [23G23K 22/23]




    Çok tanıdık bir histi bu
    Yolculuğun sonu mu gelmişti
    Beklenilen mekan doldu su
    Zira ayrılma vakti gelmişti

22 Mart 2016 Salı

Dönen Pedallar [23G23K 21/23]



    Yere bıraktığımız iz mi büyüktü
    Yada dünyanın kendi mi küçüktü
    Zira kayboluşumuz bir şans değil
    Bu güzel yeryüzünde, bisikletimizle

Karanlığım İçinde

    Burdayım. Ve açıkçası beklemekten çok sıkıldım. Zira "karanlık" kayboldu.
    Hareket ediyorum. Takip edin. Orda, karanlığı ışıkla arayan birisini göreceksiniz. Sakın yaklaşmayın. Sadece takip edin. O öldüğünde tüm hazinesi sizin olacak. Zira o öldüğünde ışık sönecek ve karanlık olacak...

21 Mart 2016 Pazartesi

Sınırları Görmek [23G23K 20/23]


    Gitme vaktimiz geldiyse
    Gideriz kuşkusuz bekleme
    Yanlız bir uyarı size
    Bizlerden uzak durun diye

20 Mart 2016 Pazar

Manidar Gözler [23G23K 19/23]



    Gözler hayatın aynası
    Ne korku ne keder yansıması
    Mutluluk ve hüzün karması
    Sadece ince bir kapak arkası

19 Mart 2016 Cumartesi

Düşünceli Geceler [23G23K 18/23]


    Bakıyordum sadece yakın olmayana
    Ve düşünüyorum bu kadar insan niye
    Seçim yapmak kolay mı diye
    Bakıyordum sadece bura zirve mi diye

18 Mart 2016 Cuma

Aydınlık Pencere [23G23K 17/23]



    Özgürlük aydınlatır çaresizce kaderi
    Duvarlar yansıtır, olanı ve olmayanı
    Dört duvar mesken olmuş galiba bize
    Sanırım bu gereksiz mektup bizden size

17 Mart 2016 Perşembe

Aç Kargalar [23G23K 16/23]


    Savaştan sadece kargalar doyar
    İnsan bu, istediği taşı oynar
    Üzerimizden oklar yağar
    Ve o değerli gümüş zırhımı oyar