27 Mart 2016 Pazar

Düşünceli Geceler

 

    Şimdi oturup düşünüyorum nerde hata yaptık diye. Ve merak ediyorum kendime inanamayarak. Zira farkında olmadan neler yaptığımızı. Kim bilir belkide sadece yaptıklarımızdan değil yapmadıklarımızdan da sorumlu olduğumuzu ne zaman hatırlayacağız.

    Evet ömrümüz çok da uzun değil. Yapmamız gerekenler elbet mevcut. Ancak sizcede yapmadığımız şeyler de önemli bir kısım yer kaplıyor olsa gerek değil mi? Zira herşeyin başlangıcı yani yapılmadan önce ki hali bir düşünceydi insan  ırkı için. Bir hayalin peşinde koşmak onu gerçekleştirmenin en iyi yoluydu belkide.

    Ölüm kıyısında nice hayallerin gerçek hatıratlarının bir filmi bunun kanıtı olmalıydı kimileri için. Yalnız bir kaç insan aksini söylemişti bu konuda ve gizlenmişti karanlığa. Neden sonra karanlık kayboldu yepyeni bir aydınlıkla. 

    Kuşkusuz ölümün mükemmel güzelliği kimileri için sade bir karanlık, unutulmaması gereken ise karanlığın içindeki ahenkli aydınlık. Zira insanlar en çok karanlıkda düşünür. Çünkü insanın en rahat yeri karanlıktır.

    Ve mutluluk misali hayallerin sonu. Aslında değinmek istediğim başka bir konu da insanların kendileri için kurdukları hayallerde ölümlerini kurgulamaktan çekinme mutluluğu. Sade bir hayal değilse hayaliniz. Tüm yaşamınız boyunca neler yapacağınızı en ufak ayrıntısına kadar tasarlarsınız. Ama genelde bu tasarı zirvede biter. Kimi zaman zengin olursunuz ya da hayatınızın aşkını bulursunuz. Ama hep zirvede iken son bulur hayaller, sanki daha ötesi yokmuş gibi...
    Ancak son, sanılandan da yakındır kişiye. Bir göz kırpmak kadardır mutlu anlar, hüzünlü anların aksine. Zira en büyük acılar hiç bitmeyecekmiş gibi gelir bizlere. Ama yolun sonu mevcuttur bizler için, ne şimdi ne de sonra, sadece yazılmış olan zamanda.

    Kimileri sonu görememe mutluluğu içinde gününü gün etmekle meşgul. Kimileri de sonda ki mutluluğu görüp onu hedeflemekle meşgul. Zira ikisi de birbirine bir benzeyip bir farklı olan yegane türler..

    Şimdilerde caddelerde sokaklarda veya herhangi bir toplum odaklı binada gördüğüm suretler kusursuz değil. Zira kalitesiz kopya maskeler kullanmak kişiyi ele veriyor. Maske takmak yeterince ürpertici değilmiş gibi birde size ait olmayan hayatların maskesini takmak düpedüz bir tezatlık arz etmiyor değil.

    Bu durum da en çok baktığım suretler elbet çocuklar oluyor. Zira saf güzellik ancak onlarda ve çocukluğunu yitirmeyen büyüklerde yer buluyor. Ve tabiki onların yaptıklarıda ayrı bir güzelliği temsil ediyor... Zira kalitesiz kopya suretleri takanların gerçek dünyada ki eserleride kendileri gibi sahte ve bir o kadar da itici. Ve bunların arasında dolaşmak karanlığın içinde dolaşmakdan daha rahatsızlık verici.

   Bir sıradışı maskede korkutucu derecede mükemmel olanlar. O kadar mükemmel ki korkmamak elde değil. Eğer karşılaşmak istiyorsanız. Onları yeryüzüne yakın yerlerde aramayın. Zira yeryüzüne çok ender inerler ve eğer yeryüzünde iseler muhakkak bir problemi de beraberinde getirmişler demektir. Onlar daha çok kendilerini soyutlanmış bir obje gibi hissettirecek ancak insanlığın en derin arzularında yer almak isteyeceklerdir.