30 Nisan 2021 Cuma

Duvardaki Böcek



        Günün sonunda, en fazla 20 cm uzaklaşabilmişti.
        Güneş tekrar doğduğunda ortadan yitip gitmişti.
        Belki hiç bilemeyecekti ne kadar yol yaptığını,
        Yolundamıydı işler belki de bilmek istememişti.

        Gezegenin en kalabalık sınıfının araçsız görülebilenler olarak düşündüğümüzde, böcekler olduğuna kanaat getirmek zor olmasa gerek. Bu küçük yaşamlar gözlenebilir azmin, en kolay örneğini sergilemekten çekinmeyen canavarlar. İnsanlığın çalışkan olarak niteleyebileceği aktiflikte maceralarını gerçekleştirirken görülebilir ötesinde bir sahne sergiliyorlar.



        Anlayamadığımız yaşamlar için çömelmek veya daha da yükselmek gerektiğine inanmışımdır. Optik teknolojisi anlamsız veriyi ancak hareket ederek bilgiye dönüştürebilir. Fakat ömür boyu karşılaştığımız onca veri, bilgiye dönüşmek üzere depolanıyor. Nicesinin veri olduğuna inanılıyor, ne garip!

        Tüm bunların yanı sıra analiz yeteneğimiz denek sayımız ile tamamı ile doğru orantılı. Aslına bakarsanız tüm bilimsel makalelerin temelinde ölçülebilirliğin olduğundan bahsetmiştim. Şimdi ise test alanının büyüklüğünün sonuca olan etkisinden bahsetmeliyim. Varsayımsal olarak üzerinde çalıştığınız bir projenin sonuç odaklı ilerleyişinde kaybolduğunuz gerçeği ile karşı karşıya kaldığınızı düşünüyoruz. Sık kullanılanlar bölümünde yer alan tek proje temelli çalışma prensiplerinin genel sorunu, ezici yük altındaki tekillik problemidir. Şirketler çağında büyük projeleri, küçük şirketlerden ziyade büyüklerin başardığını görüyoruz. Tekillik sorununu gidermenin bir diğer yöntemi ise küçük lokmalar teorisi ile örtüşmekte.

        Karınca toplumunun tek bir ferdini yakında inceleme fırsatınız olduysa, çalışmaktan ziyade keyfi gezintiye çıkmış veya bedeninden büyük bir yemeği gezdirmek üzere takılan çok ayaklı(sayı sayma sistemi çok eskiden 1,2 ve çok şeklindeydi.) bir canlı ile karşılaşırsınız. Bu canlının yazının başında belirtilen erdemlere uygunluğunun tecili, ancak çevresine de odaklana bileceğimiz yeni bir lens ile mümkün olabilmekte.

        Tasarımın nihayetinde izlenilmesi gereken sürecin tekillik olmadığının farkına varıyorum. Nitekim soluk soluğa yürüttüğüm projelerin parçalara bölünmek sureti ile yürütülmesi pek daha mümkün gözüküyor. Fakat işin sonunda yani iki farklı yöntemle ulaşılmış sonucun insan doğasında elde edilecek keyif üzerine etkisini merak etmiyor değilim.

        Bir yemeğin az miktarda günlerce üst üstte yenmesi veya sınırları zorlayıp çok daha kısa sürede bitiminin etkisini düşündüğümde kararsızlığım bir kez daha artıyor. Genelde insan vücuduna baskılar dışarıdan gerçekleşir. Bu işlem fizikselde olsa mental de olsa doğrudan dışarıdan bir olay ile vuku bulur. Ama yeme faktörünün büyüklüğü içten bir sıkışıklık oluşturacağından, büyük projelerin tek porsiyonda tüketimi vereceği hissiyat itibari ile böyle özetlenebilirdi. Öte yandan yeme işleminin ne için gerçekleştirdiğinizde bu sistemde anlayışın değişmesinde önemli bir araç. Derecelendirmek, tatmak, karın doyurmak vb...

        Belki de bir proje bitmeden diğerine başlayanlardansınızdır. O zaman dilinizin tat algılayıcılarının doğru sonuçları vermesi adına sıfırlama işlemi gerçekleştirmeniz gerek. Sanırım bu işlem uzak doğuda zencefil turşusu ile yapılıyor. Peki proje camiasında nasıl? Belki projeler için böyle bir imkan sağlanamıyordur. Ama o zaman çıkan sonucun yetkinliği daha fazla tartışmaya açılmış oluyor.

        Bu durumda yine başa dönmeden önce ortalara bir yerlere bakalım isterseniz. Son proje ve bir öncesinin benzerliğinden ziyade bütünü özümsemek adına geçmişe yönelik tüm eserleri yorumlayabilme katsayısını merak ediyorum. İlk okuldayken öğretmenimiz günlük tutmamızı önerirdi. Ama alelade bir günlük beni cezbetmiyor. Sosyal medya katkısı ile yıllara göre albüm, fotoğraflardaki gülümseme yüzdemi hesap eden bir yazılımla en mutlu olduğum günlerin analizi, sanırım hiç biri yeterli değil. Peki ya fotoğraflarda yanımda olan insanların sayısına göre bir filtre olsaydı. İsteğime en yakını bu olurdu sanırım.



        Duvarımda bir böcek yürüyor ve ben onu izliyorum. Geçmişini bilmiyorum. Yani tahminlerim var elbet fakat nereye gittiğinden de habersizim aslında. Daha önce neler yaptığını kimlere ilham olduğunu bilmiyorum. Yapabileceklerini tahmin edemiyorum. Onun gözlerinde hayalini göremiyorum. Bazen görebilmek için ışığı yakmak iyidir. Bazense tamamen karanlıkta kalmak. Koca şehirlerin keşmekeşliği, çürümüşlüğü yok olur karanlıkta. Işıl ışıl parlamaktan geri durmaz artık. Ucuz yollu bir mikroskopsa kullandığınız ışığınız yoksa hiç bir iş görmez artık.

        Öte yandan hamleler tükendiğinde, akla şu sözler geliyor yine;
"Bir pozisyonda ne oynayacağınıza karar veremiyorsanız tenuki yapın." -Go Atasözü
Tenuki; Rakibin son hamlesini dikkate almayıp, cevaba değer görmeyip başka bir yere oynama durumu.

        Tenuki yapma zamanı yaklaşıyor...

        Bütün eşyayı kuşatan, derin bir nazar
        Baka kaldı sisli ve esrarengiz cihana
        Kapatmıştı gözlerini bu sessiz diyara
        Oysa durağanlık sadece mezarını kazar

Kullanılan görseller: 0,1,2,3