21 Ocak 2022 Cuma

Oyuncak Yakalama Makinesi


        Bülbülü altın kafesinde duyanlar, ayrılıktan dem vurduğunu sanırlar. Davetkar edasıyla başlamıştır bülbül ve anar geçmişi, geleceğinde bugünün.

        Aşırıya kaçan toplumlar meskeni Japonya'da, oyuncak yakalama makinelerinin varlığı kendinden söz ettirmeye değecek gizemler barındırıyor ve pek tabii bazıları sırlarını apaçık ortaya seriyor. Bu tip bir oyunu daha önce oynadığımı hatırlıyorum. Ama konu yaşadıklarımdan ziyade başkaca insanların kıskaçlar arasındaki yaşamları olsa gerek. Mekanizma oldukça basit olmakla beraber, bağlı olduğu şirkete kar sağlamak amacıyla bir takım matematiksel kısa yollara başvuruyor... Ama bizim gördüğümüz sahne çok daha farklı, cam bir hapishane tanımı doğru olabilir. Olay ufkunda tutsak düşmüş oyuncakları kurtardığımız varsayılabilirken; bir diğer göz, ütopyasından ayrı düşürülmesi hedeflenmiş bir oyuncağı betimlemeye ihtiyaç duyacaktır.

        İşte bu noktada aşırıya kaçınma kısmı çeşitlilik ve sunumla mümkün olsa gerek. Görece değersiz bir peluş oyuncak yerine, sadece bu tip bir cihazdan elde edebileceğiniz sınırlı sayıda bir koleksiyon parçası da konulduğu görülebilir. Ya da günümüz şartlarında oynamak için ödediğiniz miktara alınabilecek bir abur cuburun on misli ödül olarak konulabilir. Camdan hapishane aydınlatması o kadar fazladır ki, gözlem sonucu elde edilecek ilk cümle -bir şey gizlenmeye çalışılmıyor- verisidir. Daha da önemlisi ödül havuzunun dikkat çekiciliği de ayan beyan ortadadır artık. Ödülleri her yönden değiştirdikten sonra sınıra geldiğimize olan inancımız bir an olsun oluşmamalı. Zira bu topraklar, sınırın betimlenmesine dahi karşıdır artık... Haydi hiç görüşmemiş mekanizmalar yapalım. Öyle ki mühendislere ilham olsun. Yeter ki kişi değersiz gördüğü o maden parçasını bu hapishaneye(artık camlı vitrini ile oyun salonu kastedilmektedir.) giriş bileti olarak o anahtar deliğine yerleştirsin.


        Tekrar etme durumu oldukça fazla insanı rahatsız etmiş olacak ki; hayatları boyunca sürdürdükleri iş-ev ritüelinden, kendilerini her an değişen bu minik hapishaneden kurtar oyunlarıyla uzaklaşmakta bulmuşlar. En azından parıltılı ışıklar saçan camın(ekranın) arkasında gördüğüm duruma yorumum, bu olsa gerek.

        Camın en büyüleyici yönü şeffaf olması, çok uzun süredir kullanıyoruz bu malzemeyi. Geliştirmekten bir an olsun geri durmadık. Ama çağlar boyu kendisini en çok, hapsettiğimiz şeylerle aramızda bir miktar mesafe bırakıp izlemek için kullandık. Belki de hayatı boyunca karşılaşmış olduğu iki yüzlülüğe olan tutumun yan etkisi olarak kırılgan bir hal aldı.

        Arzuların hedef noktasında çağlayan olduğu anlarda; avuç içinizde yer alan kontrolcü, fırsatlar sunulduğunda nasılda başarılı olabileceğinizi gördüğünüz küçük bir dünya sunuyor camlı ufak odalarda. Bu bağlamda camın arkasında yer alan ışık yeterince parlak ve dikkat çekici olabilirse; zaman ve mekan algısını başarılı bir şekilde bükebiliyor. Sonuçta camın yeri değişmese de o an kıskacın arasında yer alan her ne ise değişiyor.


Kullanılan görseller: 0,1,